<$Bl
“Sende ilim, sende edep, sende cesaret var oldukça yıkılır mı adaletin ülkesi?”
Asırlık ömür Ertuğrul"un emaneti yağız Osman, buğulanmış gözlerini uzaklara dikmiş; Çanakkale"den, öteleri düşlüyordu. Hırçın dalgalar, “Vira Bismillah!” nidalarıyla karşı kıyıya vuracak, sahile çıkan leventler, dur durak bilmeden ötelere koşacaktı.
Gözüpek Samsa, heybetli Konuralp, verasetli Akçakoca, onurun adı Aykut, şecaatli Gazi Abdurrahman… liderin etrafında kümelenmiş, altı asırlık inanç tohumunu Frenk toprağına serpmek için heyecan dolu bir bekleyişe girmişlerdi.
Zaferin aşk boyutunun mimarları Edebalı, Dursun Fakih, Kayserili Davut… erenler, hangi menbadan beslemişlerdi; gözü kara, gönlü ak Hamzalarını!
Dündar"ın kaybettiği “dostluk” imtihanı, şimdi onların zaferiyle kıtalar aşacak; Kutlu Önder"in izinde, “Güneşi sağ, ay"ı sol elime verseler, davamdan vazgeçmem!” şiarı olacaktı, ahi dostlarının.
Anadoluyu kan gölüne çeviren Karesi kıskanç, Candar ucuz hesap peşinde…, Germiyan baş olma sevdasıyla yanıp tutuşurken...
Artuk kan kaybediyor…, Saruhan çözülüp, Menteşe tükenirken…; ”uzak bakışlı adamlar” Nasr"ın müjdesiyle “İçte birlik, dışta zafer” düsturunu bayraklaştırıyorlardı. devamı>>>
Yorum Gönder
Saldırı, küfürler yorum/fikir sayılmaz.Tarih övgü veya sövgü kitabı değildir.Yorumlarınızı yazarken lütfen İsminizi belirtiniz.