<$Bl | 
Halid AMAYREH | |
Filistin Kurtuluş Örgütü'nün statüsü üzerine Hamas ile Filistin Yönetimi arasında alevlenen iğneleyici kelime savaşları ile birlikte, her iki taraf da Mısır'ın aracılık ettiği ve gözlemciler tarafından 'ulusal uzlaşma için son raunt' olarak tanımlanan müzakereleri daha bir başka destekliyorlar.
22 Şubat'ta başlaması kararlaştırılan yoğun görüşmeler, Filistinli birçok politik ve direnişçi grubun(özellikle Hamas ve El-Fetih) destek vereceği "ulusal uzlaşı hükümeti" oluşturma noktasında odaklanacak. Bu hükümet, aynı zamanda uluslar arası toplum tarafından ve özellikle de Filistin'e maddi yardımda bulunan ülkeler tarafından da kabul edilmelidir.
El-Fetih ile Hamas arasında devam ede gelen kriz ortamı, Hamas'ın siyasi büro şefi Halid Meşal'in Doha'da yaptığı basın toplantısı ile daha da kötüye doğru meyil aldı. Meşal, basın toplantısında; "kendisinin ve diğer Filistinli grupların sürgünde olan liderlerinin, oluşturulan bu yeni koruyucu liderliğin, İsrail'e karşı direnişi gözetmek amacıyla şekillendirildiğini görmeleri gerektiğini" ifade etmişti.
Meşal, İsrail'in yıldırım savaşının ve Gazze'de kahramanca ortaya konulan azimli direnişin ardından, böyle bir yapılanmayı oluşturmanın gerekli olduğunun altını çizdi.
Tahmin edilebileceği gibi, bu açıklama, Ramallah'taki hassas durumu hedef alıyor. Ramallah'ta, bu açıklama, "Filistin halkının tek meşru temsilcisi" olan Filistin Kurtuluş Örgütü'nün yerine yeni bir Filistin liderliği oluşturma çabası olarak yorumlandı.
Hamas'ın "eski başkan" olarak atıfta bulunduğu Filistin Yönetimi Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 'bu saçma ve sorumsuz hareketlerin Filistin halkı tarafından reddedileceğini' ederek, Meşal'in 'bölücü ve yıkıcı' açıklamalarını şiddetli bir şekilde kınadı.
2 Şubat'ta Kahire'de yapılan basın toplantısında kasvetli bir yüz ifadesi ile "Filistin Kurtuluş Örgütü'nü reddeden hiç kimse ile diyaloga girmeyeceğiz; onlar(Hamas) açık bir şekilde Filistin Kurtuluş Örgütü'nün Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğunu kabul etmelidirler" açıklamasında bulunan Abbas, Filistinlilerin Mısır'ın korumalığından başka hiçbir sığınağı olmadığının altını çizerek, Filistin ulusal birliğinin tekrar kurulması noktasındaki çabalarından dolayı Mısır'a övgüler yağdırdı: "Her kim Mısır'a alternatif arıyorsa, o kişiler, iğreti bir zaman üzerinde yaşıyorlar ve ulusal çıkarları zayıflatıyorlar demektir".
Filistin Yönetimi'nin diğer liderleri de, Hamas'ın fark edilir bir şekilde ortaya koyduğu Filistin Kurtuluş Örgütü'ne alternatif oluşturma çabalarını, uluslar arası toplum tarafından tanınan bu örgütün, Filistin'in on yıllardır süren milli mücadelesinin kümülatif sonucu olduğu ve bu yapıyı yıkmak bir kenara, bunu zayıflatmanın dahi Filistin halkına ve ulusal çıkarlara onarılamaz bir darbe vuracağı gerekçesiyle, şiddetle kınadılar.
Filistin Yönetiminin bu sert bir şekilde cevap veren Hamas yetkilileri de, Meşal'in "İsrail'e karşı direnişi gözetecek koruyucu bir politik liderlik oluşturma" çağrısının, Filistin Kurtuluş Örgütü'ne alternatif oluşturma gibi bir çaba olduğu reddettiler.
"Biz, ilke olarak, FKÖ'ye karşı değiliz. Bununla birlikte şu anki FKÖ hasta adam konumundadır; o, ifsad olmuş, hasta ve neredeyse sakat durumdadır." açıklamasında bulunan Hamas yetkililerinden Muhammed Nezzal, FKÖ'nün, neredeyse tamamen İsrail'in hizmetinde olan Filistin Yönetimi tarafından sıkı bir şekilde kontrol edildiğini de sözlerine ekledi.
Hamas'ın Beyrut sözcüsü Usame Hamdan da, açık bir şekilde Ramallah'taki Filistin Yönetimi'ni "FKÖ'yü etkili bir şekilde yok ederek; onu Hamas'a karşı propaganda aracına dönüştürmekle" suçladı: "Mart 2005'den bu yana, El-Fetih liderliği, FKÖ'ye ve tüm birimlerine el koydu. Örgütü, Filistin'in hakları noktasında uzlaşmaya giden şahsiyetsiz bir kimse olarak kullandı. FKÖ'yü kontrol eden Filistin Yönetimi, kapılarını direniş gruplarına kapatırken; Filistin halkına baskı uygulama noktasında araç olarak kullanıldı".
Hamas'a, FKÖ'nün temsilci tabiatını kabul etmesi noktasında baskı yapılırken; FKÖ'nün aksine Hamas, İsrail'İ tanımayı reddediyor. FKÖ, 1993'te Oslo Anlaşması çerçevesinde, BM'nin 242 ve 338 no'lu kararlarını kabul etmenin yanı sıra, İsrail'i de tanımıştı. İsrail'in 'tanınması'na karşılık, İsrail, Filistin Devleti'ni tanımadı ve Hamas, bunu, FKÖ tarafından yapılan stratejik bir yanlışlık olarak görüyor. Sonunda Hamas, FKÖ ile ilişkilerini kesti ve Filistin Devleti'ni asla tanımayan İsrail'i tanıma gafletinde bulunan şu anki FKÖ'nün koşulsuz meşrutiyetini tanımayı reddetti.
Hamas'ın, FKÖ ile "İsrail'i tanıma" noktasında yaşadığı temel anlaşmazlığın yanı sıra, Hamas aynı zamanda, FKÖ içerisindeki 'kahredici yolsuzluklara' ve 'demokrasideki aşırı yoksunluğa' da karşı çıkıyor.
Abbas, Paris'te, ulusal anlaşmazlıkları sona erdirmek için 'Filistin halkının bir parçası' olan İslami gruplarla konuşmak istediğini belirterek; Hamas'a karşı kullandığı sert dili kısmen de olsa yumuşattı. Bununla birlikte, Abbas, İsrail ile FKÖ arasındaki anlaşmaları ve BM kararlarını ima ederek; kim gelirse gelsin Filistin Hükümeti'nin "uluslar arası meşruiyeti" kabul etmesi gerektiğinin altını çizdi.
Fakat, İsrail'i tanımayı reddeden Hamas için bu çözüm maddelerinden bazıları, kabul edilemez konumda… Konu ile ilgili "Hiçbir şekilde İsrail'i tanımayacağız" açıklamasında bulunan Muşir El-Mısri, İsrail'İ tanımanın, Hamas'ın savunduğu her şeyin tam zıddını temsil ettiğinin de altını çizdi.
Hamas liderleri, ulusal uzlaşmanın, "Ulusal Uzlaşma Anlaşması"na dayanması konusunda ısrar ediyorlar. Bu anlaşma, İsrail hapishanelerinde bulunan ve bütün Filistinli grupları temsil eden 11,000 civarındaki politik ve direnişçi mahkûmların liderleri tarafından hazırlanmış olan 'mahkûmların belgeleri'ne dayanıyor.
Bu belge, Hamas'ın İsrail'İ tanımasını açık bir şekilde şart koşmuyor. Bununla birlikte, bu belge, mültecilerin durumu ile ilgili, ülkelerine geri dönmelerini ve kendilerine tazminat verilmeyi öngören BM'nin 194 nolu tasarısına binaen çözüm oluşturmanın yanı sıra, bütün imza sahiplerinin Batı Şeria'nın, Doğu Kudüs'ün ve Gazze'nin tüm toprakları üzerine kurulacak olan Filistin Devleti'ni kabul etmelerini şart koşuyor.
Filistinli liderler, Mısır'ın arabuluculuğu öncülüğünde Hamas ile İsrail arasında ateşkes sağlama çabalarının başarıya ile sonuçlanması durumunda, ulusal uzlaşma görüşmelerinde daha hızlı adımlar atılacağını, görüşmelerin daha kolaylaşacağını ümit ediyorlar; her ne kadar 'karşılıksız olarak İsrail'İ tanıma' konusu aşılması kolay olmayan bir engel olarak ortada dursa da…
Hamaslı yetkililer, Kahire'deki ateşkes görüşmelerinde iyimser konuştular ve süreç ile ilgili 'pozitif cevaplar' verdiler.
Hamas her zaman için, sınır kapılarının yeniden açılmasını ve Gazze'deki ablukanın kaldırılmasını, olası ateşkesin bir parçası olarak görüyor ve bunu şart koşuyor.Bu analiz, İsmail DUMAN tarafından İsra Haber için tercüme edilmiştir. | -~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Web Sitelerimiz : http://www.gencmusalli.com http://www.yekkalem.com http://www.alternatifiz.biz Bloglarımız : Hasan Ahmet Evliyaoğlu http://tarihebakis.blogspot.com http://musallihaber.blogspot.com http://gencmusalli.blogspot.com http://islamiegitim.blogspot.com http://dusunceufuklarinda.blogcu.com Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:"Tarihe Bakış" Not:Yazı ve Yorumlardan Gönderen Kişi Sorumludur! Tarihe sahip çıkmayanların, istikballeri olmaz! ~----------~----~----~----~------~----~------~--~---Etiketler: El-Fetih, Halid AMAYREH, Hamas, Muhammed Nezzal, Uzlaşma
|
Yorum Gönder
Saldırı, küfürler yorum/fikir sayılmaz.Tarih övgü veya sövgü kitabı değildir.Yorumlarınızı yazarken lütfen İsminizi belirtiniz.