Dinin olmadığı yerde vahşet vardır
Mardin’deki katliamdan hareketle İslâm’ı hedef alan çevrelere cevap veren aydınlar“Bölgede din baskı altında... İnsanlar manevi boşluk içinde... Dinin olmadığı yerde vahşet vardır” dediler
Mardin'in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge köyünde nişan yapılan bir eve yapılan saldırıda aralarında hamile kadın ve çocukların da bulunduğu 47 kişinin katledilmesi olayını Vakit'e değerlendiren aydınlar ve ilahiyatçılar, saldırının basit bir terör olayı olmadığını belirterek, katliamın altında manevi boşluğun yattığını ifade ettiler.
“BÖLGEDE DİN BASKI ALTINDA”
Bölgeyi yakından tanıyan Sosyolog-Yazar Ali Bulaç, olayın gerçekleştiği yerin 5 kilometre ilerisinde Şeyh Musa kabrinin bulunduğunu belirterek, “Bu bize katliamı yapanların kutsala saygılarının olmadığını gösteriyor” dedi. Bulaç, katliamın altında “töre, namus baskısı, bölgedeki feodal ilişki ve yapıların” aranmasının yanlış olduğunu ifade ederek, aydınlanmacılar tarafından önerilen daha otoriter ve emredici modernizasyon politikalarının katliamın asıl nedeni olduğunu söyledi.
“DİN ADAMLARI İTİBARDAN DÜŞÜRÜLMÜŞ”
Olayın yatsı namazının eda edildiği zamana denk geldiğine dikkat çeken Bulaç, şunları söyledi: “İslam geleneğinde ibadethanelere saldırılmadığı gibi, ibadet sırasında da kimseye saldırılmaz. Bu bölgede bırakın cinayet işlemeyi, hırsızlık yapmak bile çok büyük bir suçtur. Bu nedenle namaz kılanları toplu olarak imha etmek bölgenin geleneğinde yoktur. Kan davası olsa, kadın ve çocuklar hedef seçilmez. Bu katliam, farklı din müntesipleri, farklı etnik gruplar arasında olmadı; aksine aynı dinden, aynı etnik gruptan insanlar arasında oldu. Serf-senyör ilişkisinin olmadığı bölgede feodaliteden de söz edilemez, bunu iddia etmek yaygın cehalettir. Töre ve namus cinayetleri, tek başına olup bitenleri açıklamaya yetmiyor. Bölgede din baskı altında, bölgenin âlimleri, şeyhleri itibardan düşürülmüş. Şiddet yüklü nihilist bir kültürün giderek yaygınlaştığını görüyoruz.”
“ALLAH KORKUSU OLMAYAN
İNSANDAN HER ŞEY BEKLENİR”
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yunus Vehbi Yavuz ise olayın İslam dünyası için yüz karası olduğunu söyledi. Olayı anlatmak için 'vahşet' kelimesinin çok az kaldığını belirten Yavuz, “En büyük şeytani harekettir. Kur'an, 'Sakın şeytanın arkasından gitmeyin' diye tembih eder. Bu katliamı yapanlar şeytanın arkasından gitmiştir. Bölgedeki töre başlı başına şeytan metodudur, zulümdür, haksızlıktır ve batıldır” dedi. Bu tür cahilî anlayışlardan türeyen sorunların çözülmesi için insanların İslamî kimliğe uygun yetiştirilmesi gerektiğini belirten Yavuz, “Nesil bozuk yetişiyor. Eğitim sistemimiz, insanlar üzerindeki cahilî anlayışları söküp atmak yerine daha da güçlendirmeye dönüktür. Maalesef kâmil insan yetiştiremiyoruz. İnsanlara küçük yaşta dinî eğitim verilmesi gerekir. İlkokulda bir çocuğun kafasına Allah korkusu ve günah anlayışı nakşedilmelidir. Adam öldürmenin en büyük günah olduğu öğretilmelidir. Yoksa bütün çabalar boşunadır. Bunun laiklikle de çelişen bir yanı yoktur. Caydırı önlemler de alınmalıdır. Yoksa cahilî anlayışlar hayatımıza egemen olacak” diye konuştu.
“EN BÜYÜK ETKEN MANEVİ BOŞLUK”
Yorum Gönder
Saldırı, küfürler yorum/fikir sayılmaz.Tarih övgü veya sövgü kitabı değildir.Yorumlarınızı yazarken lütfen İsminizi belirtiniz.